Su

Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal maddedir.

Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

Doğada su katı, sıvı ve gaz hâllerinde görülür. Kimyasal formülü (H2O) 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan meydana gelir.

Bilim insanları Dünya'daki hayatın suda başladığını düşünmektedir. Su moleküler yapısı oldukça basit ve bol bulunan bir madde olmasına rağmen belirli koşullarda diğer bileşiklerden oldukça farklı davranışlar sergiler.Örneğin katı (buz) hâldeki su sıvı hâldeki suyun üzerinde yüzer. Dünyadaki hemen hemen tüm diğer bileşiklerde ise katı gaz sıvı fazdan yoğundur ve katı fazdaki bileşik batar. Suyun bu özelliğinin bazı avantajları vardır. Örneğin soğuk bir bölgede göl yüzeyini kaplayan buz tabakası yalıtıcı görevi görür ve dipteki hayatı korur. Buzun çökmesi durumunda canlılar şiddetli soğuğa maruz kalacağından hayatlarını devam ettirmeleri imkânsız hâle gelecektir.

H2O saf suyu ve bileşiğini temsil eder, saf suya tabii en yakın örnek yağmur suyudur. Suyun akışkan olması dışında insanlar ve canlılar için içinde taşıdığı mineraller çok önemlidir. Canlıların içmesi gereken suda çeşitli mineraller olması gerekmektedir. Yağmur suyu yani saf su, yağdıktan sonra toprağa düşünce toprağın yapısındaki mineralleri toplar, yeryüzünde bu yağmur suları bir akarsu oluşturur bu içilebilir bir sudur. Her bölgedeki toprakta mineraller ve oranları farklıdır, bu yüzden suyun faydaları bölgelere göre değişebilir.

İnsan hayatındaki yeri

Yetişkin bir insan vücut ağırlığının -70'i (2/3'si) sudur. Bu oran yaşa, cinsiyete, kiloya bağlı olarak farklılık gösterir. Örneğin yeni doğan bebeklerin vücudundaki su oranı % 75'tir. Hayatın ilk 5 gününde inen su oranı, sonradan yavaş yavaş azalarak bir yaşın sonunda yetişkindeki su oranına yaklaşır. Erkeklerdeki su oranı kadınlara, şişmanlar zayıflara oranla daha fazladır. Yaş ilerledikçe de vücut suyunda azalma görülür.

Su besinler ve içeceklerle de sindirim yoluyla vücuda alınır. Vücuda alınan su sindirim sisteminde emildikten sonra kana geçer. Kan dolaşımı ile vücuda dağılır ve kılcal damarlardan çıkarak doku sıvısını oluşturur. Hücre içinde bazı kimyasal reaksiyonlara katıldıktan sonra tekrar hücre dışına çıkar ve tekrar doku sıvısına dönüşür. Dokulardan kan dolaşımına katılır. Kan dolaşımı aracılığı ile böbreklere gelerek önemli bir kısmı idrar olarak vücut dışına atılır. Diğer bir kısmı ise deri, solunum ve sindirim sistemi vasıtasıyla kullanılıp vücuttan atılır.

Yetişkin bir insanın günlük su ihtiyacı 2500-3000 ml kadardır. Suyun vücuda alımı ve atılımı bir denge içinde oluşur. Vücutta normal sıvı hacminin korunması için günlük sıvı alımının günlük sıvı kaybına eşit olması gerekir. Bu denge bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar. Yemek yemeden aylarca yaşanabilir, ancak susuz sadece birkaç gün dayanılabilir. İnsan vücudunda su dengesini düzenleyen merkezler ve sistemler mevcuttur.

Vücuda su alımı (Hidrasyon): Vücuda besinlerle ve içeceklerle ağız yoluyla su alımına ekzojen su kazanımı denir. Bir de vücudumuzda hücre metabolizması esnasında meydana gelen kimyasal reaksiyonlar sonucu oksidasyon ürünü olarak su açığa çıkar. Vücutta bu şekilde su açığa çıkmasına endojen su kazanımı denir.

Vücuttan su kaybı (Dehidrasyon):

Vücuda alınan su, idrarla böbreklerden, solunum havasıyla akciğerlerden, terleme yolu ile deriden ve gaita ile bağırsaklardan vücut dışına atılır.

% 1 sıvı kaybı: Susuzluk hissi, ısı düzeninin bozulması, performans azalması,

% 3 sıvı kaybı: Vücut ısı düzenin iyice bozulması, aşırı susuzluk hissi,

% 4 sıvı kaybı: Fiziksel performansın % 20-30 düşmesi,

% 5 sıvı kaybı: Baş ağrısı, yorgunluk,

% 6 sıvı kaybı: Hâlsizlik, titreme,

% 7 sıvı kaybı: Fiziksel faaliyet sürerse bayılma,

% 10 sıvı kaybı: Bilinç kaybı,

% 11 sıvı kaybı: Vücut dirençsizliği, olası ölüm,

% 12 sıvı kaybı: % 97 oranında ölüm,

% 15 sıvı kaybı: % 100 ölüm.

Suyun vücuttaki görevleri

Hücrelerin ihtiyacı olan maddeleri hücreye taşımak

Hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan katı maddelerin çözünmesini sağlamak,

Hücrelerde metabolik faaliyetler sonucu oluşan atık maddeleri boşaltım organlarına (böbrek, akciğer, deri, sindirim kanalı) taşıyarak vücut dışına atılımını sağlamak,

Vücut sıcaklığını dengede tutmak,

Kanın hacmini dengelemek,

Besinlerin sindirimine yardımcı olmak,

O2 aktarımını kolaylaştırır.

Beyin, omurilik gibi bazı organları dış etkenlerden korumak, suyun görevleridir.