KOLOREKTAL KANSER TEDAVİSİNDE İMMÜNOTERAPİ

Kolon kanseri, her yıl milyonlarca kişinin etkilendiği önemli bir küresel sağlık sorunudur. Cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi geleneksel olarak tedavinin temel dayanakları olmuş olsa da kolon kanseri tedavi yöntemleri hızla gelişmektedir. Bağışıklık sisteminin gücünü kanserle mücadele etmek için kullanan devrim niteliğinde bir yaklaşım olan immünoterapi, kolon kanseri tedavisinde umut veren bir cephe olarak ortaya çıkmıştır. İmmünoterapi, vücudun doğal savunma sistemlerini kanser hücrelerini hedeflemek ve yok etmek için kullanır. Bağışıklık sistemi, kanser hücrelerini tanıma ve yok etme görevine sahip T-hücreleri ile donatılmıştır. Ancak kanser hücreleri genellikle bağışıklık sistemi tanınmamak için yeni yollar geliştirirler. İmmünoterapi, bu kaçış mekanizmalarını etkisiz hale getirmeyi ve kansere karşı bağışıklık tepkisini artırmayı amaçlar.

Kolon Kanseri İçin İmmünoterapinin Türleri

İmmün Kontrol Noktası İnhibitörleri: Pembrolizumab ve nivolumab gibi immune chechpoint inhibitörleri, kolon kanseri dahil çeşitli kanser türlerinde dikkat çekici başarılar göstermiştir. Bu ilaçlar, bağışıklık tepkisini engelleyen belirli proteinleri (örneğin, PD-1 ve PD-L1) bloke ederek çalışırlar.

CAR-T Hücre Terapisi: Kimerik Antijen Reseptör T-hücre terapisi, hastanın kendi T-hücrelerini kanser hücrelerini özel olarak hedefleyen reseptörleri ifade edecek şekilde genetik olarak mühendislik yapmayı içerir. Bu yaklaşım hematolojik kanserlerde önemli başarılar elde etmiş olsa da, araştırmacılar bunun kolon kanseri gibi solid tümörlerdeki potansiyelini hala araştırıyorlar.

Tümör İçine Sızan Lenfositler (TIL'ler): TIL'ler, hastanın tümöründen alınan T-hücrelerinin laboratuvarda çoğaltılması ve ardından hastaya geri verilmesini içeren umut verici bir yaklaşımdır.

İmmünoterapinin Kolon Kanserinde Güncel Yaklaşımları

Kolon kanseri için immünoterapide en dikkat çekici başarı, özellikle MSI-H veya dMMR kolorektal tümörleri olan hastalar için pembrolizumab ve nivolumab gibi kontrol noktası inhibitörlerinin onaylanması olmuştur. Bu genetik anormallikler, tümör hücrelerini bağışıklık saldırısına daha duyarlı hale getirir. Klinik denemelerde bu ilaçlar, ileri evre hastalığı olan hastalarda bazen kalıcı remisyonlar elde etme başarısı göstermiştir.

İmmünoterapi, kolon kanseri tedavisinde umut vermiş olsa da önemli zorluklar devam etmektedir. Birçok kolon kanseri hastası MSI-H veya dMMR tümörlerine sahip değildir, bu da kontrol noktası inhibitörlerinin uygulanabilirliğini sınırlamaktadır. İmmünoterapiyi kemoterapi veya diğer ajanlarla bir arada kullanarak yanıt oranlarını artırmayı amaçlayan kombinasyon tedavileri araştırılmaktadır.

Sonuç olarak, İmmünoterapi, kanser tedavisini devrim niteliğinde değiştirmiştir ve özellikle MSI-H veya dMMR tümörleri olan kolon kanseri hastaları için yeni umutlar sunmaktadır. İmmünoterapinin gelişmesi, gelecekteki yıllarda kolon kanseri hastalarının sonuçlarının iyileşmesi, yan etkilerin azalması ve yaşam kalitesinin artması için umut sağlamaktadır.